Kazanabilirmiydik ! Evet.
Hem de Erzurumspor’u elimizi kolumuzu sallayarak yenebilirdik.
Rakip şimdiye kadar Antalya’ya gelmiş en zayıf takımdı.
Antalyaspor’da son 2 haftayı galibiyetle geçen, ligin üst sıralarında yer alan bir takım idi.
Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Uymadı.
Kazanmak için istemek lazım. Kazanmak için daha fazla mücadele etmek lazım. Kazanmak için rakipten daha iyi oynamak lazım.
Antalyaspor oyunun başlarında, hatta bulduğu gole kadar bunu yaptı.
Golü atan Antalyaspor maçın bittiğini, uzatma dakikalarının oynandığını düşünmeye başlamış olsa gerek ki, rölantiye aldı, geri vitese taktı, kendi sahasına gömülen rakibinin üstüne gitmek, sağlı sollu ataklarla bunaltmak yerine kendi sahasında top çevirerek, rakibinin üzerine gelmesini istedi.
Olmadı.
Çünkü, rakip maçın çok büyük bir bölümünü 5 kişilik savunma hattı ile oynadı. 5 kişi ile savunma yaptı. Hedefi elbette öncelikle mağlup olmamaktı. Hiç puan alamamamak yerine bir puan onlar için kötünün iyisiydi.
Onlar istediklerine ulaştılar.
Antalyaspor ulaşmadı.
Özellikle maçın ikinci yarısı sıkıcı, bıktırıcı, usandırıcı idi.
Maç bitse de gitsek dediğimiz, kimsenin zevk almadığı, kimsenin maçı izlemek istemediği dakikalardı.
Bir ara sezonun son maçı mı acaba, ben yanlış mı hatırlıyorum diye düşündüm. Sezonun son bir iki haftasında sıkıntısı olmayan takımlar sahaya futbol oynamaktan çok zoraki görevlerini gerçekleştirmek için sahaya çıkarlar. Antalyaspor içinde herhalde sezonun son maçı olarak düşündü. Hakem maçı bitirse de evimize gidip dinlensek diye düşündüler.
Bir takımın orta sahasının bir futbolcuya bu kadar bağımlı olmasını anlamak mümkün değil. Hakan Özmert’in olmaması Antalyaspor’un neredeyse tüm dişlilerini bozmuş.
Tempo yapan, tempo arttıracak, orta sahayı hareketlendirecek futbolcu eksikliğini yaşadı kırmızı - beyazlılar. Evet Fredy iyi idi. Çok denedi ama olmadı. Ama, Hakan’ın yeri farklı.
Bu arada Antalyaspor Teknik Direktörü Bülent Korkmaz gençleri unuttu. Sezon başında oynadığı her maç sonrasında kendisini geliştiren Doğukan kesik yiyor. Bir tane kenardan genç oyuncu oyuna dahil olmuyor.
En hazmediğim ise henüz hiç bir resmi maçta forma giymeyen Tarık’ın yedek kulübesinde oturarak prim alması.
Korkmaz’da klasik teknik direktör anlayışına büründü. Sezon başındaki zorunları nasıl aştığını unutmuş. Klasik Türk antrenörü olmuş.