Kepez Belediyesinin, Kurban Bayramı arefesinde ibadete açacağı ve 24 Saat Kuran’ı Kerim’in okunacağı Çelebi Sultan Mehmed Camii, Türk İslam Sanatları müzesinde ve tarihi yapı görünümünde muhteşem bir mimari eser oldu.
Kepez
Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün, Türk İslam Sanatlarına vurgu yapan ince ve
hassas dokunuşlarıyla şekillendirdiği Çelebi Sultan Mehmed Camii’nin yapımı
tamamlandı.
Osmanlı mimarı tarzı ile günümüz çizgilerinin bütünleştiği, Türk İslam Sanatının
örneklerinin yer aldığı külliye şeklinde inşa edilen cami, Kurban Bayramı
arefesinde 20 Ağustos Pazartesi günü öğle namazında ibadete açılacak.
Türkiye’nin 2. Avizesiz camii
Avizesiz Antalya’nın tek, Türkiye’nin 2. camisi olan Çelebi Sultan Mehmed Camii,
Kepez’in kalbi konumundaki Yeni Mahalle’ye inşa edildi.
Çevresinde Kepez Kent Meydanı’nın, demokrasi müzesinin, yeşil alanların, eğitim
kurumlarının olduğu cami, 11 bin m2’si yeşil alan, 2 bin m2’si ibadet alanı ve
4 bin m2’si avlu bölümleri olmak üzere toplamda 17 bin m2’lik alan üzerine
kuruldu. İki tarihi çeşmenin yer aldığı
caminin bahçesine zeytin ağaçları dikildi.
Dışı Manavgat, içi Finike taşı
Yaklaşık 5 bine yakın kişinin aynı anda namaz kılabileceği caminin dış
cephesinde Manavgat taşı, iç cephesinde ise kadifemsi dokusuyla her dokunuşta
insanı rahatlatan Finike limra taşı kullanıldı. Caminin mukarnas işlemeli minberi,
mihrabı ve ana bölüme girişi olan taçkapısı ise Marmara mermerinden yapıldı.
Çelebi Sultan Mehmed Camii, el işçiliği ile yapılan nakkaş, hat, kündekârî,
çini, taş, mermer, vitray ve çıtakâri gibi sanatsal çalışmalarıyla da adeta
Türk İslam sanatları müzesi oldu.
İlk ezan ve ilk namaz arefe günü
Camideki son
kontrolleri yapan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, yaptığı açıklamada “5
yıllık bir emeğin ürünü olan Çelebi Sultan Mehmed Camii’ni, Kurban Bayramı
arefesinde açacak olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Cenabı Allah’a hamt ediyorum
ki, bizlere böyle kalıcı bir eser meydana getirmeyi nasip etti. 20 Ağustos pazartesi
günü sabah namazında caminin minarelerinden Ezan-ı Muhammedîler yükselecek.
Öğle namazıyla birlikte hacıların Arafat dağına vakfeye çıktıkları o en mübarek
anda camimizin açılışını öğle namazıyla birlikte gerçekleştireceğiz.” ifadesini
kullandı.
Türk İslam müzesi gibi cami
Bir cami yapmanın
ötesinde Türk İslam medeniyetinin değerleriyle harmanlanan özel bir eseri şehrin
dikkatine sunmayı hayal ettiklerini aktaran Başkan Tütüncü, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Bu camide bizim medeniyetimizin vücuda getirdiği değerlerle
oluşturulmuş bir mimari var. Camimizde, çevreye uyumlu, doğaya saygılı, insanı
merkeze alan ve insanı ezmeyen bir mimari anlayış bulunuyor. Camimiz, atalarımızın Türk İslam sanatı diye üretmiş
oldukları bütün sanatların aynı anda görülebileceği müze cami görüntüsünde bir
eser oldu. Camiyi ziyarete ve ibadete gelenler binlerce yıllık Türk İslam
tarihi içerisindeki sanatsal anlamdaki o güzellikleri izleyebilme imkânı da
bulabilecekler. Çelebi Sultan Mehmed
Camii, etrafındaki şadırvanlarıyla, peyzaj tasarımıyla, temalı çeşmeleriyle de Osmanlı
Devleti’nin dört bir yanından çeşitli zamanlardan kesitler sunan bir eser de
oldu. Caminin batı avlusunda Bosna Hersek’in Başçarşı Sebili; Doğu avlusunda ise
İstanbul Laleli Camii’nin şadırvanı var.”
Eğitim külliyesi
Tütüncü, caminin bir
eğitim yuvası olacağına da dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Camimiz, külliye
tarzında inşa edildi. Hem ibadet edilecek mekanı hem de etrafında derslikler
var. Medeniyetimizde cami bir buluşma yeri olmakla birlikte aynı zamanda bir
eğitim yeridir. Dolayısıyla İslam tarihindeki eğitim kültür noktasında ortaya
konmuş mekana dayalı güzellikleri de camimizde göstereceğiz. Külliyedeki eğitim
odalarında bu dersliklerde fıkıh, siyer, hadis, ilmihal, Kuran’ı Kerim gibi,
İslam güzel sanatları burada öğretilecek.”
Hayatın merkezi olacak
Çelebi Sultan Mehmed
Camii’nin, Kepez’de hayatın merkezi olacağını işaret eden Başkan Tütüncü, “Camimizde
24 saat Kuran’ı Kerim okunacak. 24 saat Kuran’ı Kerim okunacak olması camimizi
adeta manevi bir merkez haline getirecek. Diyanet, cami şehrin kalbidir diyor.
Çelebi Sultan Mehmed Camii, bu sloganın altını dolduran bir ibadethane olacak.
Caminin isminde ecdada vefa var
Başkan Hakan
Tütüncü, caminin en önemli özelliklerinden bir tanesinin de meçhul bir kahramanı, malum bir kahraman haline getirmek olduğunu
belirterek, “Camimizin ismi olan Çelebi
Sultan Mehmed, İstanbul’un fatihi Fatih Sultan Mehmet’in dedesidir. Ankara
Savaşı’ndan sonra yaşanan Fetret döneminde dağılan siyasi birliği yeniden
sağlayan ve tarihe Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu olarak geçmiş bir isimdir. Çelebi
Sultan Mehmed, Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından birinde görev
yapmış bir Osmanlı Padişahı olması bakımından çok önemli bir isimdir. Bu
camiyi, Çelebi Sultan Mehmed ismiyle isimlendirerek bir anlamda tarihe ve
ecdadımıza vefamızı da yerine getirmiş olduk.” diye konuştu.
“Zamana damgamızı vurduk”
Başkan Tütüncü,
“Çelebi Sultan Mehmed Camii, şehrimiz için önemli bir değer olacak. Mabetler,
sivil mimarinin en önemli izleridir. Dönemimizde bir sivil mimari ortaya
koyarak aslında akıp geçen zamanın içerisine damgamızı vurmuş olduk. Camimizi, 20
Ağustos Pazartesi günü saat 13.00’te öğle namazında ibadete açacağız. Bütün
Antalyalıları öğle namazı camimize bekliyoruz.” diyerek açıklamasını tamamladı.
Camide Osmanlı sanatı var
Caminin
kubbesindeki, duvar fresklerindeki kalemişi ve hat desenleri 16. ve 17.
yüzyıl Osmanlı sanatının örneğinden izler taşıyor. Desenlerde, Antalya’nın
Akdeniz şehri olmasından dolayı mavi ve tukuz renkler kullanıldı. Caminin ana
kubbesine hat sanatıyla İnşirah süresi yazıldı.
Mihrap ve minberde ise 16. ve 17. yüzyıl Osmanlı mermer sanatı desenleri
kullanıldı. Bu desenlerde ustanın elinin titreme izleri hissediliyor.
Mihrabın yanında, dev mumlar ile depremi ve binanın denge de olup olmadığını gösteren
geleneksel denge taşı da yer alıyor.
Bahçede iki tarihi çeşme
Cami avlusuna
girmeden bahçe duvarında, ecdadın bir duayı simgeleme arzusuyla bulup yaptığı
lokma dövme demir korkulukları bulunuyor. Bu korkulukların, düşey olan çubuklar
Kuran-ı Kerim’ i, yatay olan çubuklar sünneti, bunları birbirine bağlayan topuzlar
ile bağlılığı sembolize ediyor.
Bahçe duvarında, 124 peygambere ithafen 124 adet lokma dövme demir korkuluğun
bulunduğu gözler var.
Batı avlu zemini renkli traverten levhalar ile kaplandı. Bu avluda 1753 yılında
yapılan iki musluklu, aslı Bosna-Hersek Baş Çarşı’da bulunan Bosna Sebili
bulunuyor. Doğu avlu zemini ise koyu traverten levhalar ile kaplandı. Avlunun
altında klasik ve modern mimarinin harmanlanarak yapıldığı 25 kişi kapasiteli
abdesthane yer alıyor. Avlunun köşesinde aslı İstanbul Laleli Camii’nde
bulunan, som mermerden yığma teknikle aslına aynen uyularak yapılmış olan Laleli
Camii Şadırvanı ve 2 adet musalla taşı bulunuyor.
Caminin dört bir yanında sanat ve
ilahi mesaj var
Doğu ve Batı
avludaki 56 metre yüksekliğinde, tek şerefeli, 231 basamaklı 2 adet minarelerin
duvarlarına ‘Hiç’, çağırmak, davet etmek
anlamına gelen ‘İkra’ ve ‘La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah’ yazıları
yer alıyor.
Üç adet girişi olan caminin orta avlu bölümünün zeminin kaplanmasında Elmalı
mermeri kullanıldı. Avluda, 24 saat Kuran-ı Kerim’in okunacağı, dini
sohbetlerin ve derslerin verileceği 6 adet oda bulunuyor Bu odaların duvarları,
her biri Kütahyalı tezhip sanatında ustalaşmış bayanların ellerinde aylarca
çalışılarak yapılmış çinilerle kaplandı. Odaların kapı, pencere ve zemini
Elmalı bölgesindeki Sedir ağacından yapıldı. Avlunun tam ortasında cümle alemi,
dünyayı ve etrafında kainatı simgeleyen 8 adet gezegen bulunuyor.
Orta avludaki kemerli kapıları üstlerine Tevbe suresinin 18. ayeti, Saff suresinin
13. ayeti, Ankebut suresinin 45. ayeti ile 9 metre yüksekliğindeki mukarnaslı
taç kabının kitabesine ise Hicr suresinin
46. ayeti 24 ayar altın varak ile yazıldı.
Orta avluda bulunan 6 adet odanın kapı üstlerinde; 6 parçaya ayrılarak, çini
sanatının en güzel örnekleriyle Fatiha Suresi yazıldı.
Cümle kapısı som mermerden
Son cemaat bölümünde
ibadet edilebilecek alanda 4 metre yüksekliğinde Finike limra taşından imal
edilen mukarnas işlemeli 2 adet mihrabiye, 4 adet de kubbe bulunuyor. Kubbeler,
kalemişi sanatıyla süslendi.
Caminin 9 metre yüksekliğinde olan cümle kapısı (ana giriş kapısı), 7 sıra
mukarnaslı som mermerden imal çift taraflı taç kapı ile süslendi. Meşe ağacından yapılan ana mekana giriş
kapılarında yıldız geçmeli, sedef kakma kündekari süslemesi kullanıldı.
Avize yok, gizli aydınlatma var
Caminin ana ibadet
alanı 650 m2 ve her biri 125 m2 alanlı 2 adet bayanlar katından oluşuyor. Camiye
gelenler, ana ibadet alanına girer girmez avizesiz olan ana kubbe ve üzerine
dantel gibi işlenmiş kalemişi desenlerin ve altın varakların cümbüşü
karşılaşıyor. Nakkaş ve hat desenlerinde
Akdeniz’ in simgesi mavi ve turkuaz renkleri ile asaletin ve zenginliğin
sembolü altın sarısı gözü rahatsız etmeden huzur veren bir düzende tasarlandı
ve işlendi. Ana ibadet alanı duvarları kadifemsi dokusuyla her dokunuşta insanı
rahatlatan yöreye ait Finike limra taşı ile kaplandı. Ana ibadet alanı doğu ve
batı köşelerinde 2 adet bayanlar katı yer alıyor. Bu alanın tavan süslemesinde çıtakari
sanatı kullanıldı. Çıtakari tavanda ve caminin genelinde görülen tüm altın
sarısı renkler 24 ayar altın yapraklarıyla kaplandı. İlk cemaat bölümünde som
mermerden yığma teknikle imal edilmiş dini temsil eden mihrap, devleti temsil
eden minber ve eğitimi temsil eden sedef kakma bezemeli maun ağacından imal
edilmiş kürsü bulunuyor. İlk cemaat bölümün duvarına kuşak yazısı 24 ayar altın
varak ile Fetih Suresi 1-8. Ayetleri yazıyor.
Caminin mimari deha örneklerinden bir diğeri avizelerin olmamasıdır. Camide
gizli aydınlatma ile hiçbir kör nokta olmadan her yer eşit olarak
aydınlatılıyor.
Nakkaş ve hat süslemelerinde 24 yar
altın
İlk cemaat bölümü tromp kubbe ile örtülmüş ve tam tepesine; peygamber
makamı olan mihrabın hemen önünde duranların, durdukları yerde tüm insanlığa
indirilen kitaba her namazda şahitlik ettiklerini hatırlatmak için 24 ayar
altın varak ile Ali İmran Suresi 53. Ayet yazıldı.
Gök kubbe gibi açık ve sade, asil ve süslü ana kubbede ve cami çıkışında taç
kapı üstünde ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in göğsünün açılıp
feraha kavuşturulmasını anlatan, en sıkıntılı döneminde indirilen, ferahlamak
anlamına gelen mukaddes bir sure olan, 24 ayar altın varak ile yazılan İnşirah
Suresi yer alıyor.
Aslan göğüslü ses sistemi
Sesin teknolojisiz
bile semazenler misali döne döne gök kubbeye çıkmasını oradan tekrar Burak
misali aşağı inip mümin kulaklara dolmasını sağlayan, başka bir mimari deha
örneği, köşelere konuşlanmış aslan göğüsleri; ana kubbeyi üzerinde taşıyan
sırrı dehasında olan bu aslan göğüsleri akustiği en güzel haliyle yansıtıyor.
Gök kubbe misali ana kubbeyi taşıyan bu geçiş bölümlerine gök kubbeyi ayakta
tutanın isimleri rabbin Esma-ül Hüsna’ sı olan Ya Rafi – Ya Cemil – Ya Vasi –
Ya Fettah yazıldı.